Uzun zaman önce, zamanın akışını kontrol eden gizemli bir labirent vardı. Bu labirent, sadece doğru kalple ve sabırla çözülebilen bilmecelerle doluydu. 10 yaşındaki Ege, unutkanlık yaşayan büyükannesinin anılarını geri getirmek için bu labirente girmeye karar verdi.
Ege’nin yanında, en yakın arkadaşı Sinem ve konuşan küçük bir kaplumbağa olan Tosun vardı. Labirent girişinde, yaşlı bir bilge onlara şu öğüdü verdi:
— “Zamanın labirentinde ilerlerken sabırlı ol, doğru soruları sor ve kalbini dinle.”
Labirente adım attıklarında, zaman farklı akmaya başladı. Bazı odalarda anılar donmuştu, bazı odalarda ise hızla geçiyordu. Ege ve arkadaşları her odada karşılarına çıkan bilmeceleri çözerek ilerledi.
İlk odada, eski bir müzik kutusu vardı. Kutunun melodisi, büyükannenin çocukluğuna ait bir anıydı. İkinci odada ise, unutulmuş bir oyuncak bebek vardı. Her obje, büyükannenin hayatından bir parçaydı.
Labirentin merkezine ulaştıklarında, büyükannenin en değerli anısı olan ilk doğum günü pastası canlandı. Ege, anıların gücünü hissederek labirentten çıktı.
Büyükannesinin anıları geri geldiğinde, Ege ve Sinem’in dostluğu daha da güçlendi. Zamanın labirenti, onlara sabır ve sevginin her engeli aşabileceğini öğretti.