Aslı ile Tulum

Tulum ve Üç Fareli Liman Macerası

Img 20250724 wa0013

Tulum deniz tatilinden döndükten sonra günlerce rüyasında martıların çığlığını, dalgaların serinliğini ve kumların arasındaki küçük balıkların zıplayışını gördü. Aslı’nın evine dönerken, gözleri hâlâ maviliklerdeydi. Ama şehir bir başka canlıydı. Kalabalık, koku, sesler… Ve bir gece, pencereden içeri giren serin rüzgârla Tulum’un burnuna tanıdık olmayan bir koku geldi: peynir!

Merakı galip geldi. Aslı uyurken pencereden dışarı süzüldü. Sokağın köşesinde, çöplüklerin yakınında hareket eden küçük gölgeler gördü. Sessizce yaklaştı. Tam pençesini kaldıracaktı ki bir ses duydu:

“Hey! Bekle! Biz düşman değiliz!”

Tulum şaşırdı. Karşısında üç fare vardı. Biri zayıf, gri tüylüydü. Diğeri tombik ve beyaz. Üçüncüsü ise kısa kulaklı ve simsiyah. Gri olan konuştu: “Ben Gıdık, bu tombik olan Börek, kısa kulaklı da Fırtık. Liman faresi bizden sorulur.”

Tulum önce gardını aldı. Ama fareler korkmuş değildi. Gıdık devam etti: “Sen Tulum’sun değil mi? Deniz gören kedi. Hakkında hikâyeler duyduk.”

Tulum gururla dikeldi. “Denizi gördüm, doğru. Ama siz de kim oluyorsunuz?”

Fırtık öne atıldı. “Biz eski liman mahallesinin gözcüleriyiz. Bir sorun var. Son günlerde kayıkhane civarındaki yiyecekler kayboluyor. Gece çöpler karıştırılmış, kırıntılar yok edilmiş. Bunu yapan biz değiliz. Biri limanı karıştırıyor.”

Börek ciddiyetle ekledi: “Sence bu işin ucunda kedi olabilir mi? Ya da daha büyük bir şey?”

Tulum’un tüyleri hafif kabardı. “Hadi bakalım, görelim şu limanı.”

O gece dörtlü, sessizce limana yürüdü. Sokak lambaları sarı sarı titriyordu. Tulum, farelerin hızlı ama sessiz hareketlerine şaştı. Limanın arka tarafında eski bir kayıkhane vardı. Fareler ipten ip atlıyor, tahta aralıklardan geçiyordu. Tulum aralarından zarifçe sıyrıldı.

Birden içeriden ses geldi. Tulum patilerini yere bastı, eğildi. Fareler de nefeslerini tuttu.

Loş ışıkta bir gölge belirdi. Büyük bir çuvalın içinden kafasını çıkaran koca bir sıçan! Gözleri kıpkırmızıydı, tüyleri kirli, devasa gövdesiyle neredeyse bir kedi kadardı.

“Bu, Tırtık!” diye fısıldadı Fırtık. “Eski liman kabadayısı. Kovulduğunu sanıyorduk.”

Tırtık aniden döndü: “Kim var orada!”

Tulum öne çıktı. “Ben varım. Tulum. Bu limanın yeni gözcüsü.”

Tırtık kahkaha attı. “Bir ev kedisi mi? Hadi oradan!”

Ama o anda üç fare hızla çevresini sardı. Tulum, tek bir atlayışla Tırtık’ın önüne indi. Tırtık pençesini salladı ama Tulum çevikti. Sokak hayatı onu eğitmişti. Bir sağa, bir sola… Ardından Tulum, hortumdan sarkan bir zinciri yakaladı ve Tırtık’ın önüne düşürdü. Tırtık sıçradı, kafasını çarptı ve yere yığıldı.

“Bu liman artık bizim,” dedi Gıdık.

Tırtık utançla uzaklaştı. Fareler ve Tulum, ertesi sabah liman duvarına birlikte oturdu. Güneş doğarken, dördü de sessizdi. Aralarında dostluk doğmuştu.

Artık herkes bilirdi: Bu limanın gece nöbetinde üç fare ve bir kedi vardı. Ve onlar birlikte şehirdeki en tuhaf ama en sağlam dostluğu temsil ediyordu.

Diğer Hikayeler

Asli ile tulum koy evinin sirri 4
Aslı ile Tulum

Aslı ve Tulum – “Köy Evinin Sırrı” (Son Bölüm: Mirasın Çağrısı)

Ağaçların arasından beliren genç kadının yüzü tanıdıktı. Sanki Aslı, kendi yansımasına bakıyordu ama zamanın ötesinden. Kadın yaklaştıkça Tulum kıpırdamadan durdu,
Asli ile tulum koy evinin sirri 2
Aslı ile Tulum

Aslı ve Tulum – “Köy Evinin Sırrı” (Bölüm 2: Baykuşun Sırrı)

Günler geçtikçe Aslı, köy evine daha da bağlandı. Elif Nine ile sık sık vakit geçiriyor, bitkiler, tılsımlar ve eski halk