Aslı ile Tulum

Tulum Denizle Tanışıyor

Img 20250724 wa0012

Tulum evin içinde pencere kenarından dışarı bakarken yaz iyice bastırmıştı. Güneş her sabah daha erken doğuyor, kuş sesleri daha yüksek cıvıldıyordu. Aslı camı açar açmaz içeri giren sıcak rüzgârla birlikte “Bu hafta denize gidiyoruz Tulum,” dedi.

Tulum için bu yeni bir kelimeydi. *Deniz.* İçinde serinlik, rüzgâr ve uzaklık kokuyordu. Önce ne olduğunu anlayamadı ama Aslı bavul hazırlayıp mama kaplarını toplayınca büyük bir şeyin yaklaştığını hissetti. Taşıma çantasına gönüllü girdi, çünkü artık maceralara alışmıştı.

Yol uzun sürdü. Arabadan indiklerinde burnuna ilk kez tuzlu bir hava çarptı. Kulağına uzaklardan gelen dalga sesleri geldi. Kumun üstüne ilk patisini bastığında neyle karşı karşıya olduğunu anlamaya başlamıştı. Her şey yumuşaktı ama yürümek zordu. Hafif batıyor, patilerinin arasında bir şeyler kalıyordu. Burnuyla kumu kokladı, yüzünü buruşturdu. “Bu toprak değil, bu başka bir şey!”

Aslı büyük bir plaj şemsiyesi açtı, havlusunu serdi, kitaplarını çıkardı. Tulum’a da serin su koydu, küçük bir örtü serdi. Tulum bir süre havlunun üstünde oturdu, ama gözleri hep o sesin geldiği yerdeydi: *şşşhhh – vuuuup – şşşhhh.*

O sesi görmek istiyordu. Ve cesur bir adımla kumdan aşağı doğru ilerlemeye başladı. Karşısında uçsuz bucaksız, mavi bir dev vardı. Bir dalga gelip patilerine hafifçe dokundu. Tulum irkildi, sıçradı. Ama kaçmadı. Yeniden yaklaştı. Dalga bir daha geldi, bu sefer patisinin altını serin suyla yıkadı. Tulum yere çöktü, kulaklarını geriye yatırdı ve denize baktı. Sanki karşılıklı anlaşıyorlardı: “Ben Tulum. Sen nesin?”

Dalga cevap vermedi. Ama başka bir şey yaptı. Geri çekildiğinde küçük bir balıkcık kıyıya vurdu. Tulum hemen kokladı. Kıpır kıpırdı! Bir pençe attı, balık zıpladı. Tulum korktu ama kaçmadı. Oyuna dönüştü. Aslı uzaktan gülerek izliyordu.

Günün ilerleyen saatlerinde Aslı, Tulum’u kucağına alarak suya doğru götürdü. Tulum mırlamayı bıraktı, kulaklarını dikti. Su gövdesine değince önce irkildi, ama Aslı’nın elleri güven veriyordu. Tulum, küçük küçük suya alıştı. Sonra kollarından çıkıp geri kıyıya koştu. Sırılsıklam olmuştu ama gururluydu. “Denizi gördüm, hatta tattım,” der gibi bakıyordu.

Ertesi gün Tulum sabah erkenden Aslı’dan önce uyanıp kumların üstüne çıktı. Güneş yeni doğuyordu. Dalga yine oradaydı, sabırlı ve huzurluydu. Tulum onu izledi. Uzaklarda martılar uçuyordu. Tulum onlara baktı, ama peşlerinden koşmadı. Çünkü onun macerası yeryüzündeydi, dalgaların kıyıya vurduğu yerde.

Akşam eve dönerken Aslı onun kulağına fısıldadı:
“Sen kedi değil, küçük bir kaptansın Tulum.”

Tulum gözlerini kapattı. Güneşin, tuzun ve dalgaların kokusunu yastığına taşıdı ve rüyasında yeniden denize koştu.

Diğer Hikayeler

Asli ile tulum koy evinin sirri 4
Aslı ile Tulum

Aslı ve Tulum – “Köy Evinin Sırrı” (Son Bölüm: Mirasın Çağrısı)

Ağaçların arasından beliren genç kadının yüzü tanıdıktı. Sanki Aslı, kendi yansımasına bakıyordu ama zamanın ötesinden. Kadın yaklaştıkça Tulum kıpırdamadan durdu,
Asli ile tulum koy evinin sirri 2
Aslı ile Tulum

Aslı ve Tulum – “Köy Evinin Sırrı” (Bölüm 2: Baykuşun Sırrı)

Günler geçtikçe Aslı, köy evine daha da bağlandı. Elif Nine ile sık sık vakit geçiriyor, bitkiler, tılsımlar ve eski halk