Küçük bir kıyı kasabasında, Kayıp Işık Feneri adında eski bir deniz feneri vardı. Yıllar önce ışığı sönmüş, gemiler artık yolu bulamaz olmuştu. 7 yaşındaki Derin, fenerin yanındaki evde yaşıyor ve her gece penceresinden karanlık denizi izliyordu.
Bir gece denizde parlak bir balığın kıyıya vurduğunu gördü. Balık, altın pullara sahipti ve konuşabiliyordu. Adı Luma’ydı. Luma, fenerin ışığının aslında bir deniz incisi olduğunu, fakat yıllar önce deniz canavarı Karadelik Ahtapot tarafından çalındığını söyledi.
Derin ve Luma, incinin peşine düştü. Deniz altındaki Mercan Labirenti’nden geçtiler, kum fırtınalarıyla boğuşan balıkların yardımını aldılar. Sonunda Karadelik Ahtapot’un mağarasına ulaştılar.
Derin, cesaretle ahtapota yaklaştı ve “Işığı geri ver, bu sadece bana değil tüm gemilere lazım” dedi. Ahtapot, bu cesur çocuğun sözlerinden etkilenerek inciyi teslim etti.
Fener yeniden yandı, gemiler güvenle limana döndü ve Derin, kasabanın “Işık Bekçisi” unvanını aldı.