Derin ormanların içinde, efsanelere konu olan bir sır vardı: Ayın Kurtları. Bu kurtlar, ay ışığı altında insan biçimine dönüşebilen, ormanın koruyucularıydı. Ancak son zamanlarda ormanda tuhaf şeyler olmaya başlamıştı. Ağaçlar soluyor, nehirler sessizleşiyordu. Ormanın dengesi bozulmuştu.
12 yaşındaki Mira, doğaya ve hayvanlara olan sevgisiyle biliniyordu. Bir gece, ay ışığında ormanın kenarında parlak gözler gördü. Merakla ormana girdiğinde, karşısına gerçek bir ay kurtları çıktı. Kurtlar ona ormanın tehlikede olduğunu söylediler.
Mira, en yakın arkadaşı Efe ile birlikte ormanın sırlarını çözmek için yola çıktı. Yol boyunca karşılarına çıkan eski tapınak, gizemli semboller ve büyülü yaratıklar onları bekliyordu. Tapınağın kapısında, eski bir taş levha vardı. Levhada şu yazıyordu:
— “Ormanın kalbini koru, dengeyi sağla, yoksa her şey kaybolur.”
Mira ve Efe, tapınağın içinde kayıp bir ışık küresi buldu. Bu küre, ormanın kalbiydi ve her şeyin kaynağıydı. Ancak küre karanlık güçler tarafından ele geçirilmişti. Onu kurtarmak için cesaret, sabır ve sevgi gerekiyordu.
Küreyi geri almak için ay kurtlarının lideri Gümüş Pençe ile birlikte karanlık güçlerle savaştılar. Savaş zordu ve birçok engel vardı. Ama Mira’nın sevgisi ve Efe’nin zekâsı sayesinde ışık küresi tekrar parladı.
Orman canlandı, nehirler akmaya başladı, ağaçlar yeşerdi. Ayın Kurtları, Mira ve Efe’ye teşekkür etti. Onlar artık sadece ormanın dostları değil, aynı zamanda gerçek kahramanlardı.