Günlerden cumartesiydi. Hava ılık, gökyüzü masmavi ve rüzgar neredeyse hissedilmeyecek kadar hafifti. Aslı, sabahın erken saatlerinde uyanmış, mutfakta neşeyle hummalı bir hazırlığa girişmişti. Yanında bir süredir hayatını renklendiren sevimli dostu Tulum vardı. Tulum, deniz kenarında bulunan kumral tüyleri ve turuncu tasmasıyla Aslı’nın en sadık yoldaşıydı. O gün, Aslı’nın planı basitti ama çok özeldi: Tulum’la birlikte pikniğe gitmek.
Aslı, sepetine ev yapımı poğaçalar, taze meyveler, soğuk limonata ve Tulum için özel yaş mama koydu. Piknik battaniyesi, kitap ve birkaç oyuncak da çantasındaydı. Tulum ise sabırsızlıkla etrafında dönerken arada miyavlayarak ne kadar heyecanlı olduğunu belli ediyordu.
Günün ilerleyen saatlerinde Aslı ve Tulum şehirden biraz uzak, çam ağaçlarıyla çevrili küçük bir gölet kenarındaki alana ulaştılar. Burası sessiz, huzurlu ve kuş sesleriyle doluydu. Aslı battaniyeyi serdi, Tulum hemen üzerine zıplayarak yerini aldı. Limonata bardaklara döküldü, Tulum’a mama kabı kondu. İkili, doğanın tadını çıkarmaya başlamıştı bile.
Tam her şey sakin giderken, çalıların arasından neşeli bir ses duyuldu. Birkaç saniye sonra kahverengi tüyleriyle, enerjik bir tavşan ortaya çıktı. Tulum bir anda irkilip geriye çekildi ama Aslı gülümsedi: “Korkma Tulum, bu sadece yeni bir arkadaş.”
Tavşan, Tulum’un etrafında döndü, kuyruğunu salladı. Tulum önce temkinli davransa da, kısa sürede onun kötü niyetli olmadığını anlayıp kuyruğunu dikleştirdi ve o meşhur büyük gözleriyle ona baktı. İki hayvan birbirlerini koklayarak tanıştı, sonra oyun başladı. Çimenlerin arasında kovalamaca, zıplamalar, yuvarlanmalar…
Aslı onları izlerken kahkahalarla gülüyordu. Piknik boyunca Tavşan, Tulum ve Aslı arasında eğlenceli bir bağ kurulmuştu. Aslı, tavşana “Luna” ismini verdi. Bir süre sonra yakınlarda dolaşan bir çocuk sesi duyuldu. Küçük bir kız, “Lunaaa!” diye bağırarak alana geldi. Tulum hemen tetikte dikilse de, Luna sevinçle sahibine doğru koştu.
Kız annesinin elini tutarken, Aslı’ya doğru gelip teşekkür etti. “Luna kaçmıştı, çok korkmuştuk. Onu bulmamıza yardım ettiğiniz için sağ olun.” Aslı gülümsedi ve “Biz de yeni bir dostla tanıştığımız için çok mutlu olduk,” dedi.
Günün sonunda, güneş yavaşça göletin üzerine batarken Aslı ve Tulum battaniyeyi topladı. Tulum yorgundu ama mutluydu. O gün sadece doğanın tadını çıkarmamıştı; aynı zamanda yeni bir arkadaş edinmişti. Arabaya binmeden önce Aslı, Tulum’un başını okşadı:
“Seninle her gün yeni bir macera Tulum. Ve her biri kalbimin en güzel yerine kazınıyor.”