Bir kasabada, rüzgarın hiç dinmediği Melodi Tepesi adında bir yer vardı. Burada 8 yaşındaki Lina, her gün evinin penceresinden rüzgarın taşıdığı melodileri dinlerdi. Bir gün, rüzgar ona fısıldadı:
— “Kanatlarını bul, gökyüzüne dokun.”
Lina önce bunun bir hayal olduğunu düşündü. Ama ertesi sabah, evinin önünde parıldayan küçük bir tüy buldu. Tüy, gökkuşağı gibi renk değiştiriyordu. Lina, tüyü takip ederek ormanın derinliklerine gitti.
Orada, rüzgarla dans eden dev bir kelebek vardı. Adı Zephira’ydı. Zephira, Lina’ya kanatlar verebileceğini ama önce üç iyilik yapması gerektiğini söyledi.
İlk iyilik: Nehir kıyısında üşüyen bir sincaba sıcak yaprak yuvası yapmak.
İkinci iyilik: Rüzgarda savrulan yaşlı bir kadının alışveriş torbalarını toplamak.
Üçüncü iyilik: Yağmurda yolunu kaybeden küçük bir köpeğe evini bulmak.
Lina bu üç iyiliği yaptıktan sonra Zephira tekrar ortaya çıktı. Kanatlarını açtı ve Lina’ya dokundu. Bir anda Lina’nın sırtından parıldayan şeffaf kanatlar çıktı.
Lina gökyüzüne yükseldi, kasabasını yukarıdan gördü ve rüzgarın melodisini artık kendi kanatlarıyla hissedebildi. Görevini tamamladığında kanatlar kayboldu ama rüzgar her zaman ona fısıldamaya devam etti.